Bilim kurgu, korku ve gerilim türlerini sevenler için Kubrick bir altın madeni olabilir. Sinemanın her öğesini sonuna kadar özenle kullanan ve bunları çok iyi harmanlayan bir yönetmenden sadece unutulmaz filmler çıkabilir.
The Shining'in Stephen King'in kitabına dayandığını düşünmek insanın heyecan derecesini birkaç kat artırsa da bu iki büyük isim ortaya çıkan çalışma konusunda çok anlaşamamışlar. Kubrick'in kendi yorumunu katarak yaptığı filmden King son derece hoşnutsuz olmuştur.
Kubrick'in en büyük başarılarından biri ses efektleriyle gerilim ve korku öğelerini çok iyi derecede yansıtabilmesi. Film boyunca yükselen notalarla gerilimin senaryodaki artışının paralel gitmesiyle beraber; sadece bir nota bile yüksek dozda korku efekti yayabiliyor. Bir nota insanda nasıl gerilim yaratabilir diye düşündüğünde notanın artan sesi, artan sıklığı, rezonansı durumu çok farklı noktalara getirebilir. Psişik yeteneği olan küçük Danny daha otele gitmeden otelde olacak felakete dair bir sanrıyla karşılaştığında, bu ani görüntüyü beslemek için ses efektlerinin yavaş yavaş artan bir gerilimle bizi bu ana getirdiğini görebiliyoruz.
Jack Nicholson'ın performansına baktığımızda yine şaşırtmıyor. Uzun kilitlenen bakışlar, psikolojisi gittikçe dengesizleşen ruh halini yansıtan iniş çıkışlar, çıldırmış gözler... Dengesizlik içinde gidip gelen sallantının dışa vuruşu olan sabit bakışla gülümsemeyi çok net gösterebilen aktörlerden biri Jack Nicholson. En etkileyici sahnelerden biri, Nicholson'ın oynadığı karakter Jack'in kendinden önceki otel bekçisiyle karşılaştığı sahnedir. Konuştuğu kişinin yaşayan bir varlık olduğunu anlamayan ve o anki yapısıyla umursamayan Jack'in, konuşmanın içeriği sayesinde ikna olması ve bunu anlamsız gülüşler ve kararsız bakışlar ile destekleyen bir sahneden bahsediyoruz. Nicholson'ın oyunculuğunun taçlandırdığı bu sahne filmin asıl zeminlerinden birini oluşturuyor.
Kubrick'in filmlerinde ustaca kullandığı elementlerden biri de renkler. Kırmızı rengini filmlerinde kullanmayı, rengin kışkırtıcı, tutku dolu, uyarıcı, kanla bağlantılı özelliklerinden devamlı tercih etmiştir. The Shining'de de film boyunca kırmızının hakimiyetini görüyoruz. Jack'in önceki otel bekçisiyle konuştuğu tuvaletin tamamen kırmızı olması, karakterlerin sıklıkla kırmızı giymesi, kırmızı asansörden bütün koridora kan boşalması, Danny'nin gerilimle dolaştığı halıların kırmızı ağırlıklı desenleri, Redrum yazısının kırmızı rujla yazılması gibi listeyi uzatabiliriz. Bunun yanında başka bir Kubrick imzalı renk kullanımını 237 numaralı odada görüyoruz. Yemyeşil olan oda gerçek dışı bir konsept çizerek yerdeki halı desenleri de cinselliği simgeliyor olabilir. Bunun yanında aynı renk labirentte de kullanıldığından çıkış olmaması ve ölüm içeriği taşıyıp odadaki ölü varlığı destekleyen bir etken olabilir.
Nicholson'ın klasikleşmiş baltalı sahneye hazırlanmasını aşağıda izleyebilirsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder