Delilikle normal arasında ince bir çizgi var. Bu çizgi ne kadar belirsiz olsa da üzerinde yürüyenler mutlu olduğu sürece sonuç fark eder mi?
Küçüklüğünden beri T-rex olmak isteyen, hatta olduğuna içten inanan bir karakter var elimizde, Martha. Herkesten biraz daha farklı bir düşünce yapısı olduğu için arkadaşlarıyla ve sevgilileriyle ilişkilerinde zorluk çektiğini, bu sayede hep aynı daireyi çizerek hareket ettiğini görüyorsün. Hep aynı tip erkekleri çekiyor, aynı sorunları yaşıyor, hep aynı zamanlarda sarhoş mesajları atıyor, arkadaşları hep aynı hassasiyet ve kurallar çerçevesinde kızı toparlamaya çalışıyor.
Ardından tabloya gelen Mr. Right da aynı çılgın hızda, baş döndürücü çekicilikte Martha'nın aklını başından alıyor. Mr. Right'ın 2 yıl öncesine kadar korkulan bir hitman olması, son 2 yıldır ise yaşadığı bir olayın ardından onu kiralamak isteyenleri öldürerek hayatına devam etmesi işleri biraz karıştırıyor. Bu iki elektrik yüklü parça çarpışınca ise havada uçan bıçaklar, histerik gülmeler, delilik sorgulamaları, paleontoloji gibi ilginç durumlar ortaya çıkıyor.
Martha'yı canlandıran Anna Kendrick, son yılların yükselen yıldızlarından biri. Kendrick bu karakterin duyguları arasındaki gelgitleri başarılı şekilde sahnelerken, stabilden çok uzak olan karmaşık düşünce yapısını gözleriyle de yansıtabiliyor. Mr. Right karakterinde izlediğin Sam Rockwell ise filmden alacağı çek yerine senaryo ile yönetmeni seçen, kaliteli olduğunu düşünmediği sürece o filmde yer almayan isimlerden biri. Bu sayede herkesin tanıdığı, ama en çok bilinen isimlerden biri olmak yerine tanınan yüzlerden biri olup hak ettiği değeri görmeyen biri. Mr. Right olarak performansı da son derece keyifli ve filmle beraber pürüssüz şekilde kayıyor. Bir diğer önemli aktör olan Tim Roth'a gelirsek, CIA ajanı/hitman karakterini canlandıran Roth, filmi tam anlamıyla ayrı bir boyuta taşıyor. Rahat tavırları ve ben-daha-önce-buradan-geçtim bakışlarıyla bir aktör olmak için doğduğunu bir kez daha gösteriyor.
Senaryonun New Orleans'ta geçmesi ve senaryonun dans ile harmanlanması filmin temposunu yüksek tutuyor. Mr. Right, bir yandan dansın hayatın her aşamasında olduğunu ve olması gerektiğini gösteriyor diye düşünebiliriz aslında. Ne yapıyor olursan ol, bakış açını doğru ayarladığında dans ile motive olabilirsin. O zaman dans!
Küçüklüğünden beri T-rex olmak isteyen, hatta olduğuna içten inanan bir karakter var elimizde, Martha. Herkesten biraz daha farklı bir düşünce yapısı olduğu için arkadaşlarıyla ve sevgilileriyle ilişkilerinde zorluk çektiğini, bu sayede hep aynı daireyi çizerek hareket ettiğini görüyorsün. Hep aynı tip erkekleri çekiyor, aynı sorunları yaşıyor, hep aynı zamanlarda sarhoş mesajları atıyor, arkadaşları hep aynı hassasiyet ve kurallar çerçevesinde kızı toparlamaya çalışıyor.
Ardından tabloya gelen Mr. Right da aynı çılgın hızda, baş döndürücü çekicilikte Martha'nın aklını başından alıyor. Mr. Right'ın 2 yıl öncesine kadar korkulan bir hitman olması, son 2 yıldır ise yaşadığı bir olayın ardından onu kiralamak isteyenleri öldürerek hayatına devam etmesi işleri biraz karıştırıyor. Bu iki elektrik yüklü parça çarpışınca ise havada uçan bıçaklar, histerik gülmeler, delilik sorgulamaları, paleontoloji gibi ilginç durumlar ortaya çıkıyor.
Martha'yı canlandıran Anna Kendrick, son yılların yükselen yıldızlarından biri. Kendrick bu karakterin duyguları arasındaki gelgitleri başarılı şekilde sahnelerken, stabilden çok uzak olan karmaşık düşünce yapısını gözleriyle de yansıtabiliyor. Mr. Right karakterinde izlediğin Sam Rockwell ise filmden alacağı çek yerine senaryo ile yönetmeni seçen, kaliteli olduğunu düşünmediği sürece o filmde yer almayan isimlerden biri. Bu sayede herkesin tanıdığı, ama en çok bilinen isimlerden biri olmak yerine tanınan yüzlerden biri olup hak ettiği değeri görmeyen biri. Mr. Right olarak performansı da son derece keyifli ve filmle beraber pürüssüz şekilde kayıyor. Bir diğer önemli aktör olan Tim Roth'a gelirsek, CIA ajanı/hitman karakterini canlandıran Roth, filmi tam anlamıyla ayrı bir boyuta taşıyor. Rahat tavırları ve ben-daha-önce-buradan-geçtim bakışlarıyla bir aktör olmak için doğduğunu bir kez daha gösteriyor.
Senaryonun New Orleans'ta geçmesi ve senaryonun dans ile harmanlanması filmin temposunu yüksek tutuyor. Mr. Right, bir yandan dansın hayatın her aşamasında olduğunu ve olması gerektiğini gösteriyor diye düşünebiliriz aslında. Ne yapıyor olursan ol, bakış açını doğru ayarladığında dans ile motive olabilirsin. O zaman dans!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder